Korku, Ruh, Zihin, Tutku ve Felsefe; işte bunların hepsini bir arada bulabileceğiniz bir kitaptır Korku Felsefesi! İnsanlar; aile, çevre ve toplum tarafından yaratılan kimliklerinin tutsağı gibidir ve zihinlerinde onların fikirleriyle yarattıkları bir hapishanede yaşarlar. Korku ise o hapishanenin baş gardiyanı olarak görev yapar. Kimi zaman insanın üstüne tazyikli su sıkar, kimi zaman bitler için pudra ilacı döker, kimi zaman insana hücre hapsi verir, kimi zamansa avluya çıkmasına müsaade eder.
İşte bu kitap, insanın zihnine ekilen hiçbir fikrin aslında kendisine ait olmadığını dile getirmekle kalmıyor; korkuyu ve tutkuları şu ana kadar incelenmeyen bir açıdan, tüm tutkularımızın korkulardan oluştuğu savıyla masaya yatırıyor. İnsanın gerçek hazinesinin ruh ve zihin uyumunda saklı olduğunu ve amacının ise korkularını ve tutkularını yok etmek değil; aksine onlar üzerinde mutlak hakimiyet kurmak ve onları yönetmek olması gerektiğini baştan sona vurguluyor.
Şimdi o acımasız sandığımız gardiyanla dost olma ve dış dünyanın bizi tutsak ettiği zihnimizdeki hapishaneden o gardiyanın yardımıyla kurtulma vaktidir. Böylece hem yeni bir kimlik hem de bir dost kazanacağız. Üstelik bu kimliği de kimse bize dayatmış olmayacak; özgür irademizle onu arzulayacağız. Hapishanede bize hayatımızın en zor anlarını yaşatan o gardiyanın aslında hiç de kötü biri olmadığını, hapishane dışında nasıl da yanımızdan hiç ayırmak dahi istemeyeceğimiz sadık bir dost olabileceğini ve hayatımız boyunca bize yoldaşlık edebileceğini hep beraber göreceğiz.